Tungjatjeta! Bir süre önce bilumum sosyal medya hesaplarımdan duyurduğum üzere ani bir kararla Arnavutça öğrenmeye karar verdim! Orta düzeyde bildiğim Almancayı da hesaba katarsak Arnavutça benim beşinci yabancı dilim olacak. Bu yüzden bu seferki dil öğrenme maceramı her ay yazacağım rapor-umsu yazılarla, sizlere de emsal teşkil etmesi amacı güderek buradan paylaşıyor olacağım. Arnavutça ya da başka herhangi bir dil öğrenmek isteyenlere umarım faydası dokunur.
Öncelikle bu kararı nasıl ve neden verdim?
Arnavutça ailemde konuşulan dillerden biri olmasıyla beraber bir Balkan dili. Uzmanlığımın her ne kadar Yugoslavya nezdinde yoğunlaşmasını istesem de büyük oranda Kosova gerçeği, Arnavutluk’un ve Arnavutların Balkan coğrafyasında önemli etkisi olması sebebiyle bu dile ilgi duymaya başladım. Lakin tabii ki hedef listemin en başında babaannemle Arnavutça konuşabilmek var.
Geçenlerde bu durumu bir arkadaşıma izah ederken “Dört-beş yıldır yeni bir dil öğrenmedim, artık lazımdı.” demiştim. Onun ise buna karşılık verdiği cevap “Bu nasıl bir aşağılama şekli?” olmuştu, bu yüzden bu ifadeyi zikretmeye çekinir hâle geldim. 🙂 Ancak hakikaten bir diğer sebebi de tam olarak bu. Sırpçayı 13, Fransızcayı 17 yaşından beri öğreniyorum, Almancam hâlihazırda mevcuttu, yalnızca biraz daha geliştirme fırsatım oldu, ona rağmen orta seviyenin başlarında seyrediyor. Bu zamana kadar bildiğim dilleri ileri seviyeye taşımayı hedefledim ve Almanca haricinde bu hedeflerimin hepsine ulaştım. Aklımı karıştıran iki dil daha vardı: İtalyanca ve Flamanca. Ancak o sıralarda bir gün Arnavutça bir yazıya denk geldiğimde kelime kelime anlayabildiğimi ve bir temelimin olduğu fark etmek beni ziyadesiyle heveslendirdi. Ve bu kararı işte o anlık hevesle aldım. Sırpçaya da böyle başlamıştım zaten. Rasyonel hiçbir sebebi yokken çevirmen oldum. Bazen mantıklı bir açıklama aramamak en iyisidir, bazı şeylerin bilmediğimiz ancak hayatın bize öğreteceği sebepleri olabiliyor. Buna dilimizde “vesile” deniyor zannımca.
Peki Arnavutça nasıl bir şeye benziyor?
“Ne siz sorun ne ben söyleyeyim” derler ya hani, durumu daha iyi anlatacak bir atasözü dilimizde mevcut değildir kuvvetle muhtemel. Arnavutça da tıpkı İngilizce, Sırpça veyahut Fransızca gibi Hint-Avrupa dil ailesine mensup bir dil. Ancak; İngilizce Germen dilleri, Sırpça Slav dilleri, Fransızca da Latin dilleri alt gruplarına dahildir ya hani; hah işte o alt grup yok Arnavutçada. Zira kendi alt grubunu kendi oluşturmaktadır. Bu yüzden yapı olarak bu dillere benzese de kelimeler açısından HİÇBİR ŞEYE benzemeyen bir dildir.
Tatsız bir anımı anlatayım sizlere… Hocamla derslere başlamadan önce bir ön görüşme yaptık, bana yanında getirdiği kitaptan bir okuma yaptırdı – zira kendisine alfabeyi bildiğimi belirtmiştim, kendisi de seviyemi öngörmek istemişti. Metni okumaya başladım, “i vogël” diye bir kalıp görünce istemsiz olarak “Bu kelime kuş mu demek?” diye sormuştum (Almanca: der Vogel – “kuş”). Hocam ise “Hayır, ‘küçük’ demek.” dediğinde beni zorlu bir süreç beklediğini iyiden iyiye idrak etmiştim. “Neyse, sen dünyanın en zor dördüncü gramerini öğrenmiş insansın!” diyerek motive etmeye çalışıyorum kendimi…
Bir de diyalekt faktörümüz var bittabi. İki diyalektimiz mevcut: Gegë ve Toskë. Gegë diyalekti Kosova ve Makedonya’da yaşayan Arnavutların konuştuğu diyalektken Toskë diyalekti ise Arnavutluk’ta konuşulan diyalekttir. Bazı şeyler tamamen farklı söylense de ortada sistematik bir dil vardır ve hem Kosova’da hem de Arnavutluk’ta öğretilen sistematik dil budur. Bu sistematik dil ise daha çok Toskë diyalektini andırır, ki dürüst olmak gerekirse benim de derdim Toskë öğrenmek belli bir yerde.
Şu an için neler yapıyorum?
1. Hiçbir şey anlamasam dahi sesli okuma yapıyorum.
Bunun fonetik için muazzam bir önem arz ettiğini düşünüyorum. Telaffuzunuzun gelişmesi için alfabe kurallarına dikkat ederek önünüze çıkan her metni okuyun. Bunu çoğu zaman – eğer Arnavutça alternatifi varsa – sevdiğim bir konu hakkındaki Vikipedi sayfasını Arnavutçaya çevirerek de yaptığım oluyor, işe yaradığını söyleyebilirim. Fransızca öğrenim sürecimden onaylıdır.
2. Müzik dinliyorum.
Hocama sevdiği Arnavutça şarkılardan bana yollaması için baskı yapıyorum uzun bir süredir. Kulak aşinalığı bir dil öğrenirkenki belki de en önemli adımdır. Sırpçada o alengirli, derin kelimeleri şarkılardan öğrenemeseydim çeviriler beni çok yorardı, o da işin başka bir boyutu tabii. Bunu illa müzikle yapmak zorunda değilsiniz; televizyon izleyebilir, radyo veya podcast de dinleyebilirsiniz. Lakin bana kalırsa en eğlenceli yöntem: müzik.
3. EZBER, EZBER, EZBER…
Dil öğrenmenin bu aşaması aslına bakarsanız tamamen temel oluşturmaktır, sil baştan. Bu yüzden tüm külfet işler bu zamanlarda yapılır. Basit kelime ve cümlelerin ezberleri, bilgi dağarcığı oluşturma, beyninizin başka bir kısmında başka bir bölüm oluşturmanın ilk adımları… Çok külfet gibi dursa da bazen seviyeniz o kadar ilerler ki “keşke o günlere geri dönsem” dersiniz. İşte o günler, bu günler. O yüzden hiç şikâyetim yok, her şey çok güzel. 🙂
Şimdilik durum bundan ibaret, bir sonraki ay görüşmek dileğiyle…
Tebrik ederim zira Arnavutçayı öğrenmeye çalışmaya kalkışmak cesaret ister denir. Bizim evimizde sürekli konuşulduğu için bana zor gelmiyor. Ancak konuşuluyor dediysem her Türkiye’ye göçmüş aile gibi içine Türkçe kelimeler serpiştirerek ve anne babamın zamanında kullandığı eski kelimelerle konuşuyorum. Arnavutluk’ta çok rahat gezmemi sağlaYan bu dil bilgim gega dediğimiz dialekti kullananların yaşadığı yerde Yer ile yeksan oldu:) O açıdan zor bir durum bu. Fakat sizin sitenizin abonesi olup maceranızı izlemeyi düşünüyorum. Bu arada gopaşa belediyesinde ( ist ) corona belası öncesinde Boşnakça ve Arnavutça kursu başlamıştı. Bitince yine başlar. En azından aklınızda olsun. Sevgiler…
BeğenBeğen
Merhaba, değerli yorumunuz ve önerileriniz için çok teşekkür ederim. Benim de babaannem ve aynı zamanda hocam gegë diyalektiyle konuştukları için telaffuzum ona yatkın maalesef. Toskë konuşmaya çalışsam dahi yapay duruyor, amiyane bir ifade olacak ama Kezban Paris’te tadında bir sonuç yaratıyor bende 😂 maalesef bu dönemde Arnavutçaya ara verdim ancak dönüş yapar yapmaz buradan paylaşımlarıma devam edeceğim. Sevgiler ❤️
BeğenBeğen
Ben de öğrenmeye başlıcam bu yaz. Çünkü bütün ailem Arnavut.(Kosova-Prishtine göçmeni) 1912’den beri Türkiye’de yaşıyoruz. Ailem’de babam, dedem ,babaannem, anneannem Arnavutça biliyorlar. Fakat bizim evde %90 Türkçe konuşuluyor. Bu yüzden açıkçası bir şey öğrenemedim. Sadece babaannem hep benle Arnavutça konuşmaya çalışıyor. Anlatıyor bir şeyler bende suratına bakıyorum anlamadığım için 😀 Kızıyor bana. Babaaanem daha sık Arnavutça konuştuğu için Arnavutça bilmediğimizi unutuyor her zaman 😀
Son olarak, bana öğrenme konusunda püf noktalar tavsiye edebilir misiniz ? Grammeri hangi kaynaktan çalışıyorsunuz mesela ? Çalıştığınız kelimeler ve gramerlere nasıl çalışıyorsunuz akılda kalıcı olması için ? Bunun gibi tavsiyeler verirseniz mutluluk duyarım. Şimdiden teşekkürler 🙂
BeğenBeğen
Merhaba, öncelikle bu geç cevabım için çok üzgünüm. Zira sınav dönemindeyim ve buralara bakmak için hiç fırsatım olmadı, umarım yanlış anlaşılmamıştır.
Dürüst olmak gerekirse – ki yazıların devamının gelmemiş olmasından belki anlamışsınızdır – Arnavutçaya program yoğunluğum sebebiyle ara vermek zorunda kaldım ve Almanca öğrenimini öncelemeyi tercih ettim. Benim kullandığım kaynakları hocam temin ediyordu, özel ders alıyordum. Özel ders, bu tarz endemik diller için bence çok ideal bir yöntem. Çünkü hem ücret açısından diğer ana akım dillerden daha az talep olması sebebiyle çok daha uygunlar hem de hocanızla birebir muhattap olmak ve pratik yapmak öğrenimi hızlandıran bir faktör olmuş oluyor. Eğer ilgilenirseniz hocamla irtibat sağlayabilirim. Okuduğunuz, vakit ayırdığınız ve yorum yapmaya değer gördüğünüz için de ayrıca teşekkürlerimi sunmak isterim. Sevgiler, şimdiden kolay gelsin…
BeğenBeğen