Yugoslavya’nın Mucize Çocukları: Pinkove Zvezdice ve Yugoslavya’nın Çocuk Süperstarları

Her ne kadar Sırbistan tabanlı bir yarışma olsa da Pinkove Zvezdice, tüm Yugoslav ülkelerden katılımcı alan bir çocuk ses yarışması. Hatta son galibi ise bir Boşnak! Peki bu yarışmayı bu kadar özel kılan şey ne? Hadi hep birlikte bir göz atalım.

Pinkove Zvezdice yakında başlayacak olan yeni sezonuyla birlikte üçüncü senesine girecek olan tamamıyla Sırp formatlı bir çocuk ses yarışması. Ancak bu öyle bir yarışma ki âdeta “Tüm Yugoslavlar sanatçı doğar.” dedirtecek cinsten.

Programın formatını özetlemem gerekirse: beş adet jürimiz mevcut. Bu jürilerimiz eğer bir sesi beğenirse (yanlış hatırlamıyorsam) sağ taraflarındaki yeşil butona basıp kendilerini yukarı çıkararak -bulundukları alanda şarkı söyleyen çocuğu göremiyorlar, bu yönden biraz da olsa O Ses formatını andırıyor- performans sergileyen çocuğumuzun bir sonraki etaba ulaşmasına yardımcı oluyorlar. Eğer performans sergileyen yarışmacı beş jürinin beşinden de onay alırsa bir sonraki etaba geçmeye hak kazanıyor -aynı zamanda programın hashtagi de #svihpet, yani “beşte beş”. Beşte beş yapmayan yarışmacılarımız ise oylamaya gidiyor ve bunun sonucunda bir kişi yarışmaya veda ediyor.

Asında bu yarışmanın yetişkin versiyonu da mevcut, Pinkove Zvezde. Ancak daha önce de dediğim gibi bu yarışmayı özel kılan bir şey var ki, o da bu yarışmaya katılan olağanüstü sesler. Gelin şimdi ilk ve ikinci sezonun birinci olmuş seslerine bir bakalım:

• Marija Serdar (Birinci Sezon Birincisi):

9 Gags’in bile yazdığı bu olağanüstü ses bu yarışmayı kazandığında sadece 13 yaşındaydı. İlk katıldığında Jelena Tomašević’ten “Melanholija” (Melankoli) adlı parçayı seslendirmişti ve gayet iyi bir ilk tur geçirmişti. Ancak Marija Serdar’ın ilk iddialı çıkışı ve ülkenin dikkatini çektiği esas performans ise Jelena Tomašević’in Beovizija’da haksız bir şekilde elendiği “Jutro” adlı parçasıydı.

Daha sonra birçok başarılı performans sergiledi ve adından bahsettirdi, hatta birinci olacağı çok baştan belliydi bile diyebiliriz.

• Marko Bošnjak (İkinci Sezon Birincisi):

Ağlamaktan helâk olduğum, bitap düştüğüm bir oluşum, on bir yaşında bir insan aşk acısı çekiyormuşcasına şarkı söyleyebilir mi? Söylüyormuş demek ki…

İlk performansını “One Night Only” ile yapan Marko Bošnjak tüm jüri üyelerini büyülemeyi başardı. Video kaldırıldığı için başka bir yerde sergilediği performansını paylaşmak zorunda kaldım:

Ancak esas tüm Yugoslav coğrafyasını gözyaşlarına boğduğu performansı “Sevdalinka”ların en güzellerinden biri olan “Što te nema” performansıydı.

Ve tabiî ki bu performansından sonra adı finalden birkaç ay öncesinden “birinci” olarak anılmaya başladı, oldu da.

• Lena Stamenković (Birinci Sezon Dördüncüsü)

Bu cimcimenin on yaşında olduğuna inanamıyorum. Benim en çok hasta olduğum tarafı ise sahne duruşu, çocuk resmen sahne ışığıyla doğmuş gibi. Sesinin renginde hâlâ yaşının sebep olduğu bir hamlık ve çocuksuluk var, büyüdüğünde bu sesin tadından yenmeyecek, benden söylemesi. “Ako je vrijedilo išta” adlı parçayla ilk performansıyla tüm jürileri ayağa kaldırmıştı.

Daha sonra bu kızcağızımız jüri üyelerinden biri olan Leontina Vukomanović’in dikkatini çekti ve geçen senenin Çocuk Eurovision Şarkı Yarışması’nda Sırbistan’ı bir Vukomanović bestesiyle temsil etti. Çocuk Eurovision sahnesinde performansını ilk sergileyen temsilci olarak şovu açtı. Performansına çok sağlam başlasa da sonda ufak bir aksilik yaşadı, Bulgaristan’ın başkenti Sofya’dan ülkesine yedincilik getirerek ayrıldı.

• Martija Stanojković (İkinci Sezon İkincisi)

Stanojković de bir Çocuk Eurovision Şarkı Yarışması yolcusu, bu sene ülkesi Makedonya’yı temsil edecek bir Kumanovolu. 12 yaşındaki bu kızımızda da çok sağlam ses var.

• Pavle Vasiljević (Birinci Sezon Üçüncüsü)

Kitlelere şarkı söylemekten ziyade “Gelin beni mıncırın.” diye haykırıyor bence, böyle bir şekerlik olabilir mi? Bir performansında Hari Varešanović’in Eurovision şarkısı olan Lejla’yı söylemesiyle tüm jüri üyelerini şekerliğiyle âdeta eriten Vasiljević, finalde Jelena Tomašević ile yaptığı “Ime moje” düetiyle de kitleleri tekrardan büyülemeyi başarmıştı.

Peki siz ne düşünüyorsunuz,, sizce de tüm Yugoslavlar sanatçı ruhlu mu doğuyorlar?

Not: Size süper ötesi bir haberim var -tabiî eğer siz de benim gibi yüksek dozaj bir Sergej Ćetković fanıysanız, ki benim kadar olamazsınız- yeni jüri üyelerimizden biri bizzat kendisi!! Yeni sezon için sabırsızlanıyorum.